Yabancı Şahmeran
Öznur Yıldırım'ı Wattpad yazarı algısından sıyrılabilecek, yetenekli bir yazar olduğunu düşündüğüm için severim. Bana göre internet aleminden çıkıp gelmesine rağmen umut vaat eden bir kaç isimden biri. Hatta listenin en tepesindeki isim.
İlk kitabı okuyalı baya olsa da ikisine birden yazma düşüncesi ile yazmayı erteledim ancak şu an karmakarışık birbiriyle çelişen fikirlerimi bir sisteme sokmaya çalışıyorum.
Öncelikle Öznur'un çok ağdalı, betimlemelerle dolu bir dili var. Çok fazla süslenmiş, çok fazla şiirsel. Ben bundan pek hoşlanmam, bana hep yapmacık bir edebiyat yapma çabası gibi gelir. Buna rağmen böyle bir dilin ciddi anlamda yetenek gerektirdiğinin farkındayım. İlk kitapta bu dil beni pek rahatsız etmese de ikincisinde, betimlemelerin, metaforların arasında boğuldum artık. Öyle ki, olayın sonunda ne olduğunu öğrenebilmek için arada sayfalarca metaforik anlatım okumak zorunda kalıyorsunuz. Özellikle bölüm başları beni çıldırttı artık. Yazarın tarzının bu olduğunun farkındayım ve bunu eleştirmeye hakkım da yok ancak ama bu anlatım tarzı biraz daha dozunda olsa idi boğmak yerine edebi zevk verme ihtimali çok yüksek olurdu. Doğa'nın rüya gördüğü kısımlar çok iyi yazılmıştı. Sahneler tüm etkileyiciliği ile gözümde bir bir canlandı ama bir kaç seferden sonra o da sıkmaya başladı açıkçası. İki kitap için de yüzer sayfa çıkarılsa imiş daha hoş kitaplar okumuş olabilirdim diye düşünüyorum. Ama tabi bu yaşta bir yazarın sadece böyle cümleler kurabilmesini dahi takdir ettiğimi belirtmem gerek.
İkinci konu da gerçekçiliği aslında. Çok fazla mantık hatası görmememe rağmen belki karakterlerin belki de olayların gerçekçiliğini sorguladığımdan bir şeylerin yerine oturamadığı fikrinden kurtulamadım. Doğa'yı da sevdim aslında. Bu tarz kendini ezdiren kadın karakterler bende kafamı taşlara vurma isteği uyandırsa da güçlü duruşu, kendini kontrol etme becerisi ve zaman zaman kendisinden beklenmeyecek kadar cesur ve olgun davranması sayesinde ısındım Doğa'ya. Ediz'de bana göre çok daha fazla mantıksızlık vardı. Sonuç olarak daha 24 yaşında, üniversiteyi bile bitirmemiş bir gencin bu kadar yok ben zekiyim, yok ben tecrübeliyim, yok sen çocuksun havaları bana mantıklı gelmedi. Yani ne kadar şey yaşamış olsalar dahi 24 yaşında erkeklerin pek de çocuktan farkı yok açıkçası. O akıl almaz intikam duygusunu ve bunun sonuçlarını da mantıklı bulmadım. Yani biri sırf intikam için katil olmaz, intikam dediğimiz şey zaten öldürdüm bitti gibi bir şey de olmaz. Ben intikam namına bir şey yaptığını da göremedim açıkçası.
İkinci kitap pek beklentilerimi karşılamadı sonuç olarak. Daha çok olay vardı ama nedense bana sadece süslü cümleler ve hastalıklı iki insanın birbirine uyguladığı psikolojik şiddeti okuyormuşum gibi hissettirdi. Karakterlerin ikisi de gerçekten hasta tabi ama bizim yaşadığımız dünyada da çoğu insan hasta zaten. O kısma çok takılmadım. Okuduğum şey aşk mıydı? Hayır aşk da değildi. Aşkın böyle kirletilmesine her zaman deli olmuşumdur ama bunlar kitabı kötü yapmıyor. Aksine hasta iki insanın birbirine olan saplantısını yazmak daha zor ve okumak da iyi ifade edildiğinde çok daha etkileyici olabiliyor. Sonuçta üçüncü kitabı merakla bekliyor, yazarın içinde olduğunu düşündüğüm potansiyeli bir gün tam manası ile sergileyebilmesini ümit ediyorum.
Wattpad yazarlarına karşı fazla ön yargılıyım.Ne zaman yıkacağım bu ön yargıyı bilmiyorum.
ReplyDeleteBu arada sizi mimledim.Göz atarsanız sevinirim :)
Aslında ön yargılı olmakta çok haklısın. Ancak insanlar özellikle gençler çok seviyor ve ben de neden sevdiklerini anlamak istiyorum. Hem her türün iyisi kötüsü ve kötünün kötüsü var. Bilmek lazım. :)
ReplyDelete