Mimlendim! Elimin gitmediği Kitaplar!

 Pek sevgili Bir Lahzanın Aksi sayesinde böyle bir konuda yazma fırsatına erişmiş oldum. Aklımda başka bir iki konu olsa olsa da elimizin gitmediği kitaplar hepimizin derdi ve benim kitaplığımda bazıları yıllar yıllar önce alınmış, okunmadan bekleyen iki yüze yakın kitabım var. Aslında bu kitapların böyle dağ olmasının sebebi yorumdan ya da başka bir şeyden etkilenip soğumuş olmamdan çok sabırsız davranarak çok sayıda kitabı toplu almamdan kaynaklanıyor. Çoğu zaman da yeni çıkan kitapların sebep olduğu heyecanla bu kitapların daha yarısı okunmadan yenilerini almış oluyorum. Tabi bir de elimde olan kitabı zaten okurum düşüncesi ile kütüphanelerden ya da başka kaynaklardan edindiğim kitaplara öncelik vermemin de etkisini yadsımamak lazım. Sonuç olarak kitaplığımda yedi yüzden fazla kitap olsa da neredeyse iki yüze yakını okunmayı bekliyor ve bazılarının bekleme süresi on yılı bulmuş olabilir. 


Bu üzücü durumu hatırlamama ve bu yazıyı yazmama, belki de artık bu işe bir dur dememe neden olabilecek Bir Lahzanın Aksi'ne bol bol teşekkürlerimi gönderiyorum.
E tabi okuyucuları korkutmamak da lazım. Oturup 200 kitabı tek tek yazmayacağım. Zaten hafızamın o kadar iyi olduğu günler de gelmeyecek. Ama hep okumak istememe, kitaplarını satın almama rağmen elimin gitmediği bazı yazarlardan ve kitaplardan bahsetmek istiyorum. 
Ayşe Kulin - Elif Şafak
Bu ikiliyi okumak istiyorum. Kitaplarını satın aldım. Hatta Elif Şafak'ın Siyah Süt'ünü bayıla bayıla okumuştum zamanında ama nedense yıllardır elim gidip de okuyamadım. Mesela "Aşk" beş sene önceki doğum günü hediyemdi ve hala gününün gelmesini bekliyor. Umarım bu yazının da etkisi ile gaza gelir de okurum diyorum. Siyah Süt'ü de herkese tavsiye etmeden de geçemeyeceğim. 

Jojo Moyes
Aslında "Senden Önce Ben"e bayılmış, sonunu günlerce kabul edememiş, alternatif sonlar üretip başaramayınca da böyle olması gerektiğini kabullenmiştim. Sevgilimden Son Mektup çıktığında kitapçıya koştum doğal olarak ama kitabı devam ettiremedim. Başka zaman okurum diyerek yıllardır kitaplığımda bulunduruyorum. Senden Sonra Ben çıktığında da böyle güzel bir hikaye yarım kalmasın dedim de hemen edindim kitabı ama onu da biraz da yorumların etkisi ile okuyamadım. Bunlara rağmen yıllar önce Senden Önce Ben'i ne kadar sevdiğimi, etkilendiğimi ve üzüldüğümü gayet net hatırlıyorum. O yüzden okumamış olanlara gönül rahatlığı ile tavsiye ederim. 

Jean Paul Sartre
Bu adam üniversitede ödev olarak okuduğum, sevdiğim ama aynı zamanda da hafiften zorlayıcı bir yazardır. Kendisine olan hayranlığım başta Varlık ve Hiçlik olmak üzere bir kaç kitabını almama neden oldu olmasına ama gerek o an için yeterince eğlenceli gelmemesi gerek başlayınca uzun süre bitiremeyeceğim düşüncesi ile bir türlü elim gidemedi. Aslında Sartre'yi okumamamın tek sebebi tembelliğimmiş. Bunu şimdi çok daha net olarak görebildiğime göre bu konuda bir şeyler  yapmaya da başlamam gerek. 
               Adam Fawer - Oz                     Bu yazar favorilerimden olsa da, bu kitabını da heyecanla satın almış olsam da bir arkadaşımın 'Hayatımda okuduğuma pişman olduğum iki kitaptan biri. Gerçekten bu adam mı yazmış?' demesi ile okuma sıralamamda baya gerilere düştü. Aslında bu yorum kitabı daha çok merak etmeme de neden oldu bir yandan ama yeni çıkan kitapları okuyup Oz'u beklemeye aldım ister istemez.
                                 J. K. Rowling - Boş Koltuk
Bir J. K. Rowling kitabına elim gitmiyor düşüncesi beni ürpertiyor olsa da gerek yorumları, gerek türü gerekse bir ara elime alıp bir kaç sayfa okuyup bırakmış olmam gerekçeleri ile kitaplığımda yıllandı. Hayır illa ki bir gün okuyacağım, o yüzden birine hediye etmeye de yanaşmıyorum ancak okumuyorum da. Umarım şeytanın bacağını kıracağım ve bu kitap da bir gün okuyacaklarım listesinden çıkacak.
Yukarıda yazdığım kitaplar uzun upuzun bir listeden ilk aklıma gelenler. Çoğunlukla ruh halime göre kitap seçtiğimden uzun süreceğini ya da çok da eğlenceli olmadığını düşündüğüm kitapları ertelediğimin de farkındayım. Özellikle Madam Bovary, Genç Werther'in Acıları, Babalar ve Oğullar gibi işkencelere katlandıktan sonra klasikleri de ertelediğimin farkındayım. Ama siz Özge gibi olmayın. Bayıla bayıla okuduğum çok sayıda klasik olduğunun farkındayım. Üstelik Hangi kitabın size nasıl bir duygu vereceğini de önceden anlayamıyorsunuz. Bunların farkındayım ve yine de yapıyorum. Sevmediğiniz yazarlar olabilir ama neden sevmediğinizi bilmek için de okumak en azından denemek gerekiyor. Hiç bir kitabı raflarda yıllarca bekletmeyeceğinizi hem umuyor hem diliyorum. 

Bu kitabı çok merak ederek almıştım aslında hala merak ediyorum. Ancak kitabı ne zaman açsam içindekiler yazısı ile karşılaşıyorum ki bu da bana ders kitaplarını anımsatıyor her seferinde kitabı tekrar kapatıyorum. Resmen ders kitaplarına olumsuz koşullandım yine de kararlıyım bu kitabı okuyacağım. Size de tavsiye ederim hem yardım amaçlı hem de onların dünyasını anlamak belki bizi biraz daha insan yapar.
Son olarak Thomas Hardy ki bu adamı Grinin Elli Tonu kitabında ki esas kız çok seviyordu. Ben de kitapçıda bulunca hemen aldım ancak gelin görün ki okuyamıyorum. Nedenini bilmiyorum hatta kitabın konusunu bile bilmiyorum ya da hatırlamıyorum ama başlıkta da belirttiğimiz gibi bu kitaba elim gitmiyor. Sizinde böyle elinizin gitmediği kitaplar varsa bizimle paylaşın :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder