Köle - Işıl Parlakyıldız

Şu an çok sinirliyim ve dünden beri kitaba yorum yazmak için sabırsızlanıyorum. Haksızlık da etmek istemediğim için biraz iyi yanlarından bahsedeceğim önce.
Öncelikle kitap süper akıcı ve aslında 734 sayfa olması insanı hiç yormuyor. Ayrıca yazarın yaşının klasik Wattpad yazarlarından üstünde olduğu daha olgun olduğu da belli oluyor. Dilinde yer yer çiğlikler olsa da müptelanın diğer kitapları düşünüldüğünde fena sayılmaz. Hem yazarın 'duruca, kokuluca' gibi kelimeler kullanması az da olsa özgünlük katmış. Yazarın adını neden Işılca'ya çevirdiğini anlayabiliyorum.
Kitap aslında on beş yaşındaki kuzenimindi ve bu kitabı tam yedi kez okuduğu ve bayıldığı için merak edip okumaya karar verdim. Ama kitabın ömrümden yediğini, zaman zaman midemi bulandırdığını, sinirden beni uyutmadığını belirtmem gerek. Aslında bir kitabın bu kadar duygu uyandırması iyi bir şey olabilirdi ama duygularımın sebebi kitabın muhteşemliği değildi tahmin edersiniz ki. Tabi kimsenin ne yazması gerektiğini söylemek bana düşmez. Böyle bir konuda yargı belirtenin karşısında ilk ben olurum. Ancak yazdığınız kitapları 14- 15 yaşındaki çocuklar okuyor hayran oluyorsa biraz sorumluluk almak lazım diye düşünüyorum. Sitelerde kitap hakkındaki yorumları gördüğümde kanım çekildi resmen, çok üzüldüm.
Kitap önceleri fena değildi aslında, ilginç bir kurgusu var ve yirmi dördüncü yüzyılda kölelik fikri özgün bile sayılabilir. Ama bu kitabı aşk romanı diye sıfatlandırmak beni ürpertiyor. İnsanlar aşk romanlarını sevebilir yada sevmeyebilir. Ancak aşkın, sevginin ne kadar güzel bir duygu olduğunu inkar etmek yersiz. Böyle karakterlere aşık demek, böyle bir kitaba aşk romanı demek aşka yapılmış en büyük hakarettir diye düşünüyorum. Karakterlerin ikisi de hasta, saplantılı insanlar. Bir psikolog olarak ve profesyonel bir yargı ile söylüyorum bunları. Kaldı ki Edward'ın hasta olmak dışında karakter deformasyonu yaşadığını da düşünüyorum. Sevdiği insanın acı çekmesini isteyen, ona defalarca döven, tecavüz eden, aşağılayan, tutsak eden bir insanın aşık olarak gösterilmesi, affedilmesi, bunların romantikleştirilmesi midemi bulandırdı. Gencecik çocukların da bayıla bayıla yaptıkları yorumları gördüğümde bir insan olarak içim acıdı gerçekten. Jaymie o kadar şey yaşadıktan, intihar ettikten sonra nasıl iyileşmiş, aşık bir kadın olarak gösterilebildi? Üstelik kitabın sonunda sen affedilebilecek bir şey yapmadın, ben kaçmamalıydım dediğinde gerçekten gidip kussam mı ülkemin kadınlarının genç kızlarının geldiği hale mi ağlasam emin olamadım. 
Yüzlerce kadının yaşadığı trajediyi romantikleştirmeyi, aşkı böyle kirletmeyi ben bir insan olarak affedemiyorum. Biraz da gerçeklerden konuşacak olursam, bunları yaşamış kadınların kendilerine bunları yaşatan adamları sevemediğini, nefret dolu olduklarını, ömürlerinin sonuna kadar iyileşemediklerini biliyorum. Böyle saplantılı erkeklerin de bunca aşağıladıkları kadınlara saygı duyamadığını yine ilk kızdıkları, kıskandıkları zamanda tokadı yapıştırmaktan çekinmediklerini de biliyorum. Kaldı ki kitabın ve bu hikayenin mutlu sonla bittiğini düşünmek insanlığımıza hakaret olur bence. Güya köleliği kaldırmak isteyen zorbanın emrinde çalıştırdığı kölelere eziyet etmekten çekinmemesi, köle olduğu için bunca eziyet çeken Jaymie'nin yeri gelince başkalarının hizmetinden yararlanmakta sakınca görmemesi nasıl bir iki yüzlülüktür anlayamadım. Jaymie kölelikten Kraliçeliğe terfi etti tabi. Sıfatı değişmiş başka bir köle olmadığını düşünmek nasıl bir hayalperestlikse artık. Yine bir odanın içinde, yine bir adamın her istediğini yaparak ama adı Kraliçe olarak yaşamak nasıl bir mutlu son gibi geldi anlatamam. 
Birbirlerini tanımayan, 734 sayfa boyunca bir kere de tanımaya çalışmayan, hayallerini isteklerini bilmeyen ve umursamayan, birbirlerine güvenmeyen ve güvenmedikleri dibi korkudan tir tir titreten, bir sonraki sinirlenişinde nereyi yakıp yıkacak diye beklen insanların birbirine aşık olduğunu iddia etmek hayatımda gördüğüm aşka karşı yapılmış en büyük saygısızlık. Sonuç olarak kitap beni üzdü. Kitapta bir sevgi, aşk gördüysem o da Marlon'un Jaymie'ye ve Jaymie'nin Marlon'a olan duygularıdır. Hoş Jaymie onun da farkına varıp kıymetini bilemedi ya neyse. Kitap beni üzmesine üzdü de daha fazla üzen küçücük çocukların kitaba verdikleri tepkiydi. Üzüldüm hatta yıkıldım. kimseye okumayın demiyorum. Okuyun, kendi fikirlerinizi edinin, mümkünse bana da iletin. Ancak tek ricam bilinçli olarak okumanızdır. 

4 yorum:

  1. Tam olarak aradığım yorum. Aşk denen kutsal kelime kimlerin diline düştü, hangi ara böyle oldu onu da bilmiyorum. Üzgünüm gerçekten.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. YORUMUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM. EVRİM GEÇİRİYORUZ İSTER İSTEMEZ ANCAK İSTER SOSYAL İSTER BİYOLOJİK OLSUN SON YÜZYILDA YAŞANAN HİÇ BİR DEĞİŞİM İYİ YÖNDE OLMUYOR MAALESEF. ÜZÜCÜ.

      Sil
  2. Yeni bir yazar ve kitapla tanışmış oldum. teşekkür ederim.

    YanıtlaSil