Dünya Klasiklerine Nereden Başlamalı?

Dünya Klasikleri deyince görünce kaçan insanlarla da klasiklerden başka şey okumayanlarla da karşılaştım ve ikisini de pek sağlıklı bulmuyorum açıkçası. Ben klasiklere başlamadan başka türde kitaplar okunması deyim yerindeyse kitap okumanın öğrenilmesi gerektiğine inanıyorum. Belli bir olgunluğa eriştikten sonra pek tabi dünya klasikleri de okunmalı.
Ben şimdiye kadar 42 klasik okumuşum bu vesileyle öğrenmiş oldum. Tabi yakın zamanda yeni bir klasik maratonuna girmeyi umuyorum. Her türde kitapta kendime göre bir şeyler bulabilen bir insan olarak klasikleri sadece okunması gereken türlerden biri olarak görüyorum. Belki bu konuda biraz eksik kalmış olabilirim ama bunu düzeltmeye de hevesliyim. Bu yazıyı da klasik okumak isteyen ancak okuyamayacağını düşünenler için faydalı olması ümidi ile yazıyorum. 
Klasikler her zaman sıkıcı mıdır? Bu soruya cevabım kesinlikle hayır. Elinizden bırakamayacağınız, sürükleyici (hiç de klasiğe benzemeyen ) klasikler de mevcuttur ki bunlardan başlamak gayet faydalı olacaktır.
Klasikleri okumak hep zor mudur? Aslında evet biraz zordur. Daha fazla irade, çaba ve beyin aktivitesi gerektirir. Bir günde biten çerez kitaplar gibi olmasını bekleyemeyiz doğal olarak.
Mesela Suç ve Ceza'nın tam metnini neredeyse bir ayda bitirdiğimi utanarak itiraf edebilirim. Ama değdiğini söyleyebilirim. Belki o derinliği başka kitaplarda da bulabilirsiniz ancak o edebi zevki, cümlelerde hissettiğim tadı klasikler dışında bulamıyorum açıkçası. Sadece edebi zevk için okumuyorum tabi ama bir cümleye hayran kalabilmek de istiyor bazen insan. Ayrıca her klasik bir tarih yolculuğu oluyor. Merak ettiğinizi dahi bilmediğiniz şeyler öğreniyorsunuz. 
Neden dünya klasiği sayıldığına anlam veremediğim bir kaç kitap da okumadım değil. Ama o da muhtemelen kendimden bir şeyler bulamayıp pek de anlam veremediğimden. Tabi bir de dürüst olmak gerekirse bazı kitapları bir klasik daha okumuş olmak için okuduğum da oluyor. 
Klasiklere nereden başlamalı? Bu soru biraz karmaşık aslında. Her insan farklıdır dolayısı ile bu formül herkeste işe yaramaz. Ama hayatında okuduğu ikinci kitap İki Şehrin Hikayesi olan biri olarak bazı uyarı ve tavsiyelerde bulunmak istiyorum. 
İlk etapta sayfaca ince içerikce sürükleyici olanları seçmek en mantıklısı doğal olarak. bunlara örnek olarak Yüzbaşının Kızı, Beyaz Diş, İnci, Palto, İnsan Ne ile Yaşar?, Faust, İnsancıklar, İlk Aşk, Yeraltından Notlar, Fareler ve İnsanlar, Eugenie Grandet, Beyaz Geceler (benim favorim) kitaplarını verebilirim. Örnekler çoğaltılabilir tabi ama okuduklarım içinde bu tarzın en iyileri ve aklıma gelenler bunlardı. 

İkinci sırada sayfaca o kadar ince olmayan, daha derin ancak yine de sürükleyici ve kolay okunabilir olanlar var. Bunlara da Don Kişot, Monte Kristo Kontu, Savaş ve Barış (şaşırtıcı olsa da gerçekten sürükleyici), Uğultulu Tepeler (en sevdiğim klasik kendisi muhtemelen ), Notre-Dame'ın Kamburu, Oblomov (çok sürükleyici değildi aslında ama kendini sevdiriyor bir şekilde) örnek verilebilir. Bu kitaplar özellikle Uğultulu Tepeler müthiş bir derinlik ve alt mesaj barındırmasına edebi zevk sunmasına rağmen sıkıcı değillerdir. Tabi bu savıma katılmayanlar olacaktır ama benim gibi düşünenlerin fazla olduğuna da eminim. 
Üçüncü sırada zor ve ölümüne sıkıcı olanlar var. En azından bana göre öyle olanlar. Ben bunları okuma listenizden çıkarmanız taraftarı değilim. Daha çok bu kitapları listenin biraz gerilerine itip daha ileri yaşlarda daha olgun olunan zamanlarda okunmasını öneriyorum. Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler, Anna Karanina, Sefiller, İki Şehrin Hikayesi, Aşk ve Gurur gibi romanlar ölümüne sıkıcı olmasalar da biraz zor diyebileceğim bir kategoriye ait. Zaman alan biraz sabır ve irade gerektiren ancak buna değecek romanlar olduğunu düşünüyorum. Belki ilk gençlik çağları geçene kadar ertelenebilir. Ben lisede okudum açıkçası ancak bir beş on yıl sonra okumuş olmayı ya da tekrar okumayı tercih ederdim. 
Bir de benim ölümüne sıkıcı bulduğum, bitirirken acı çektiğim klasikler var ki bu da muhtemelen zayıf, acınası karakterlerden ve duygusal saçmalıklardan hoşlanmamamdan kaynaklanıyor. Bunlar arasında Babalar ve Oğullar, Genç Werther'in Acıları, Mademe Bovary yer alıyor. Aslında nispeten kısa bir liste olması beni mutlu ediyor. Çok sevenleri de olabilir tabi bu kitapların. Ama bana hitap etmediler ya da ben aradığımı bulamadım. Biraz acı verici oldu ama başardım ve tabi bununla da gurur duyuyorum.  

10 yorum:

  1. Merhabalar blogunuzu yeni keşfettim..

    Sürekli klasik yazilardan kacmisimdir. Umarim benim icin baslangic rehberi olur.

    Tarihe ilginiz varsa bloguma beklerim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler :) umarım bir faydasını görürsünüz.

      Sil
  2. Bütün bu klasikleri lise döneminizde okuduysanız bravo. Ben 30 yaşındayım ama daha okumadığım çok klasik var.

    Ben de klasik okumaya başlayacaklara 6 kitap önermiştim (https://suleuzundere.blogspot.com.tr/2016/11/pazar-6lisi-klasik-okumaya.html) ama şimdi bakıyorum da çok doğru tercihler olmamış. Daha kolay okunan, kısa kitaplar önerebilirmişim. Sizin tercihleriniz daha doğru olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabi ki okunacak daha çok klâsik var ama lise döneminde bir ukalalık rüzgarı ile sardım sanırım. 😊 önerdiğiniz kitaplara baktım. İçinde okumadıklarım var ve tavsiyeleri dikkate alacağım. Aslında Anna Karanina hariç hepsi kolay okunabilecek sürükleyici kitaplar ama itiraf etmem gerekirse Anna Karanina beni baya zorlamıştı. 😁 Yorumunuz için teşekkür ederim.

      Sil
  3. Klasikleri severek okuyanlardanım... Ama her kitabın herkes için zamanı olduğunu düşünmekteyim.. Zamanı geldiğinde okunacaktır bence. öğrencilik yıllarımda okuduğumda belki okuldan ödev olduğu içindir görev gibi okuyordum.Ama şimdi anlamak için okuyorum ve daha çok keyif alıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız :) Bende zamanında oflayarak okuduğum kitaplardan şimdilerde çok daha fazla keyif alabileceğimi düşünüyorum. Umarım yeterli zamanım olur. Ama tabi yanlış zamanda okunan bir klasik insanları temelli soğutabiliyor da.

      Sil
  4. Klasiklere nereden başlanırsa başlansın faydalı olur. Adı üstünde klasik. Dünyanın en güzel eserleri arasında dır. Klasiklerden sonra en güzel yazılar da galiba benim blogumdaki yazılar diye düşünmekteyim. Yanlış mı düşünüyorum? bilemedim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Klasikler faydalıdır buna katılabilirim. :) ancak nereden başlanırsa başlasın faydalı olduğu kanaatinde değilim. Her kitabın bir yaşı olduğunu düşünmekle birlikte yanlış bir yerden başlamak ön yargıya sebep oluyor. Dünyanın en güzel eserleri mi bilemedim. Kişiden kişiye değişir. Sizin yazılarınızı değerlendirmek için de bir kaç tanesini okuyacağım şimdi. :)

      Sil
    2. Ben hiç bu şekilde düşünmemiştim Çok teşekkürler.

      Sil
    3. Rica ederim. umarım faydalı olur.

      Sil