Pia Mater - Serkan Karaismailoğlu

Pek bir şey yazmadığım bu günlerde bir kitap beni yazmaya zorlanınca seviniyorum. Yaşım ilerledikçe ilginç bulduklarım, etkilendiklerim azalırken her şey gibi kitaplar da sıradanlaşıyor. Bu kitap beni yazmaya zorladı zorlamasına ama iyi olduğu için mi kötü olduğu için mi hep beraber tartışalım istedim. 

Kitap ilk çıktığında deli gibi reklamı yapılırken burun kıvırmıştım açıkçası. Bana sanki benden iyi bir şey çıkmaz der gibi bağırıyordu kapağı. Ama bir gün yazarın başka bir kitabı olan "Kadın Beyni Erkek Beyni" kitabını bir arkadaşımda görüp okumaya başladım. Ve de bayıldım. Bir psikoloğa yeni bir bilgi vermese de (bir kaç küçük detay hariç) anlatım dili, bilgiyi sunuş şekli, eğlenceli oluşu harikaydı. Kesinlikle bu ülkenin ihtiyaç duyduğu tarzda bir kitaptı. Özellikle de bu konuda hali hazırda fazla bilgisi olmayanlar için. Böylece Pia Mater'i okuma listeme aldım ama inanılmaz bir hayal kırıklığı oldu benim için. 
Kitaba başlar başlamaz isimler inanılmaz itici geldi oradan başlayayım. Takıntıları olan biri değilim. Türk yazarlardan çok yabancı okurum. Ancak Galen, Tesla, Meryam, Alef, İlias, Perit gibi sonu gelmeyen, belki anlamlı ama inanılmaz yapmacık ve yapay geldi. En mantıksız fantastik kurguda bile mantıklı, gerçekçi bir yan bulmaya alışmış olan "nöronlarım" bu isimlere tepki verdi resmen. Kitabın dili de basit ve yapay geldi. Basitlik tek başına kötü bir şey değildir ama yine de ilk kitabında bulduğum tadı bulamadım. Ayrıca "nöron" kelimesi o kadar çok kullanılmıştı ki zaman zaman dişimi sıkıp acaba saysam mı dedim. Yani tamam, "nöroroman" yazdım demişsin de her şeyden önce aynı cümlede kelime tekrarı anlatım bozukluğudur. 
Bölüm sonuna geldiğinde sürekli bir bunu yapsaydı bu acılar yaşanmayacaktı, yok şöyle olsaydı böyle olacaktı, daha neler neler olacak gibi cümleler de rahatsız edici bulduğum kısımlardandı. 
Kitapta verilen bilimsel bilgilere gelince, iki tane ilginç bulduğum bilgi öğrenmiş oldum, bu nedenle mutluyum. Geri kalanı benim bildiğim şeylerdi ama bu şaşırtıcı değil mesleğim dolayısıyla. Ama iki şeyi kötü buldum. kitaptaki bir çok karakterin bu normalmiş gibi bilimsel bilgiler vermesi yapay geldi. Hadi anladık Tesla tıp öğrencisiydi ama diğerleri çok mantıklı gelmedi. Yazar bir bilimsel bilgiyi verirken çok küçük bir çocuk için bile anlaşılacak şekilde basite indirgemesi iyi bir şey tabi ama sonrasında çok karmaşık şeyler anlatıyor gibi anlattıklarımın yarısını ancak anlamıştı falan demesi de kitaba yapaylık katmıştı. 
Karakterler gerçekten kötü işlenmişti. Özellikle de Tesla. Yazar Tesla'ya sevilecek, bağ kurulacak hiç bir özellik bahşetmeden görenin Tesla'ya vurulmasını mantıklı bulmamızı beklemiş nedense. Düşündüm, düşündüm, kızda bu kadar sevilecek, özel bulunacak ne vardı anlayamadım. Ne bir şey yaptı, ne bir zeka sergiledi, ne de olaylar onun başına geldi. Ama her ne hikmetse esas kızımız Tesla'ydı. Yazar onunla bağ kurmamızı sağlayabilecek bir şeyler verseydi belki bu kadar havada kalmazdı. 
Son olarak kurgu hakkında söylenecek çok şey var. Anlamsız tesadüfler, sinestezi özelliğinin adeta bir doğaüstü güce çevrilmiş olması, sokak çocuklarının can yakıcı hikayelerinin duygusuz ve basitçe anlatılışı, her ne hikmetse o sokaklardan çıkan çocukların daha gencecik yaşlarında zengin güçlü insanlara dönüşmesi... 
Bu kadar yazdıktan sonra diyeceksiniz ki acımasızlık ediyorsun ama biraz kızgınım. Reklamların şişirdiği kitapları hepimiz biliyoruz zaten. Bazı şeyler de zevk meselesidir. Yine de bu kitabın 1000Kitap'ta 9.1 aldığını görünce biraz kızdım. Dünyada okunacak çok muhteşem kitaplar, kalitesi tescillenmiş yazarlar var ve yeterince zaman yok. Bu kitap okunmaz demiyorum ancak insanlar biraz daha realist değerlendirme yapmayı öğrenmeliler diye düşünüyorum. Bu kitaba 9.1 puan verirsek diğer kitaplarla ilgili nasıl eleştiri yapalım ve okuduklarımızı nasıl bir değerlendirme ve sorgulama süzgecinden geçirelim. 
Yazarın okuduğum ilk kitabından hareketle yazmaya yetenekli olduğunu düşünüyorum ancak ya bu türde yazdığı kitabı bana hitap etmedi. yine de ilk romanı olduğu düşünülürse, kendisini 2 günde okutan, merak ettiren, hareketli ve sürükleyici 424 sayfalık bir roman yazabilmesi başarı sayılır. Yazarın hayal gücü ve yaratıcılığının olduğu da açık bir şekilde görülüyor. Çok daha kötü yazılmış nice kitaplar okumuş biri olarak ortalama denebilecek, hataları çok ama alanda bilgi sahibi olmayan insanlara güzel katkılar da sağlayabilecek bir roman olduğunu düşünüyorum. Karar size kalmış. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder