Bir önceki yazımın devamı olarak One Piece'in ikincisini yazmak istedim. İlkinde yeteri kadar ayrıntıya giremediğimi düşünüyorum. Eğer spoiler yemek istemiyorsanız bu yazıyı okumayın. Size bu yazımda karakterlerden biraz daha bahsetmek istiyorum.
Baş rolümüz ve gemimizin kaptanı Monkey D. Luffy
Japon animelerinin ana karakterlerinin ortak özelliklerinin sanırım hepsini taşıyor. Biri ona Sen kimsin diye sorduğunda cevabı şöyle oluyor: "Ben Monkey D. Luffy Korsanlar Kralı olacak adamım". Tabi millet bunu duyunca kahkahaya boğuluyor. Çünkü Luffy'ye baktığınızda korkutucu olan hiçbir tarafını göremiyorsunuz. Ne zaman ki biri arkadaşına zarar veriyor o zaman Luffy atağa kalkarak herkesi dövüyor. Tayfası sanırım o yüzden ona gözü kapalı güveniyor. Kafasına ne koyarsa yapıyor. Eğer tayfası için birini seçtiyse o artık onun tayfası olacak demektir. Bazen izlerken diyorum rahat bırak gelmek istemiyor diye ama vazgeçmek Luffy'nin kitabında yok. Korsanlar Kralı olmak istemesi bunun bir kanıtı zaten. Küçükken izlediğimiz Ay Savaşçısı, Dıgımon, Beyblade vb. çizgi filmlerde olduğu gibi sürekli yemek yeme ve uyuma kapasitesine sahip. Atalarının bir kısmının deve olduğundan şüphelenmiyor değilim. Bazen özellikle de savaş durumlarında hiç dinlenmediği ve yemediği zamanlar oluyor. Sanırım eskiden yediği yemekleri tekrar kullanıyor orası artık yazarın hayal gücü. Her neyse Luffy'i başta kimse almasa da o birçok kötü adamla savaşıyor birçok arkadaş ediniyor. Bu yüzden giderek daha fazla tanınıyor ve Hasır Şapka Korsanları olarak ünlü oluyorlar. Luffy'nin başına da ödül konuyor ve herkes o kadar mutlu oluyor ki! Sanırsınız ödül Luffy'nin kendisine verildi. Tabi başına bu kadar ödül konulunca ödül avcıları ve Denizciler için bir av haline geliyor. Yine de Luffy'nin bunlardan kurtulacağına şüphem yok. Bunun İki nedeni var ; bu nedenlerden ilki animenin neredeyse 800. bölüme ulaşmış olması:). İkincisi ise Luffy'nin söylediği şu söz:" Ben tabi ki silahlar hakkında hiçbir şey bilmem. Yemek yapmak, rota bulmak ve yalan söylemek hakkında da hiçbir şey bilmem. Bunun için başkalarına ihtiyaç duyarım." Anlayacağınız Luffy ve Hasır Şapka Korsanlarının daha çok macerası olacak.
İlk tayfamız Ronana Zoro. Luffy onu idam edilmek üzereyken kurtardı ve o zamandan beri birlikteler. Küçükken sevdiği bir arkadaşıyla girdikleri bir iddia sonucu ( o arkadaşı sonra ölüyor) dünyanın en iyi kılıç ustası olmak için yola çıkıyor. Onun sloganı ise şu: "Üç kılıç kullanmakla ÜÇ kılıç tekniği kullanmak arasında fark vardır." Bölümleri izledikçe haklı olduğunu fark ediyorsunuz. Şahin Göz ( yaşayan en iyi kılıç ustası) ile dövüşebilmek için her gün kendini geliştiriyor. Hem zihinsel hem de vücut olarak sürekli çalışıyor. Tabi onunda savaşamayacağı kişiler var. Çelikten bir kılıç adamdan bahsetmiyorum onu tabi ki yenebilir. Ölen arkadaşına çok benzeyen genç bir kadın olan Tashagiden bahsediyorum. Onunla dövüşmek yerine ondan kaçmaya çalışıyor genelde. Ona da hayallerine ulaşma konusunda başarılar diliyor ve sıradaki karakterimiz Nami'ye geçiyorum.
Nami-San bu animenin en akıllı tayfası. Sürekli hazine peşinde koşması sizin sinirinizi bozuyor olabilir ancak onun da kendince sebepleri var. Gerçi o sebepleri atlatınca yine de hazine peşinde koşmaya devam ediyor. Kendisi geminin rotacısı oluyor. Daha çok küçük yaştan itibaren bu işe yetenekli olduğu anlaşılıyor. Bu onun hayali bir dünya haritası çizmek. Köyünü korsanlar ele geçirince kurtarmak için altın toplamaya başlıyor. Genç yaşından itibaren korsanlardan altın çalarak para biriktiriyor. Luffy ve Zoro'ya katıldığı için onlarla birçok korsan macerasına katılıyor. Kesinlikle korsan olmayacağım diye çıktığı bu yolda artık korsan olmaktan gurur duyduğunu fark ediyorsunuz. Pek çok dövüşte kaçarak veya kadınlığını kullanıp kaçarak kurtulsa da artık dövüşmek istediğine karar veriyor. gerçi buna karar vermesi 120 bölüm falan sürüyor ama neyse. Usoopp'un ona verdiği iklim makinesiyle artık o da gerçek bir korsan oluyor. Hazine sevdasından da hiçbir zaman vazgeçmiyor. Hatta gemidekilere faizle falan borç bile veriyor. .d
Bu arkadaşımızın babası çok iyi nişancı bir korsan. Usoopp ve annesini bırakıp denizlere açılıyor. Küçük yaşta annesini de kaybeden Usoopp hayatını anlattığı uydurma korsan hikayeleri ile geçirir. Köyün yalancı delisi gibi bir şeyi olur. Ancak anlattığı hikayelerin aksine Usoopp çok korkak biri. Ayrıca güçlü de değil. Yine de hazırladığı basit silahlar sayesinde hayatta kalmayı başarabiliyor. Babası gibi onuruyla dövüşen bir korsan olmak için Hasır Şapka Korsanlarına katılıyor. Yetenekleri günden güne iyileşiyor ancak neredeyse 150 bölüm oldu yine de ödlekliğinden bir şey kaybetmedi. Kaya adındaki arkadaşının hayatının hayatını kurtardıktan sonra ondan hediye olarak bir gemi aldılar. Going Merry ile yeni yolculuklara yelken açtılar. Bir gün gemideki topu denerken bazı olaylar sonucu bir restorantı vurdular. Bu kaza sonucu ise Sanji ile tanıştılar. Şu gözünden kalpler çıkan adam Sanji. Güzel bir kadın gördüğünde bu hale geliyor. Pokemondaki Broke gibi düşünebilirsiniz. Küçükken geçirdiği bir deniz kazasından onu kurtaran bir korsanla bir adada haftalarca aç bir şekilde kaldıktan sonra bir restorant açarlar ve bizim korsanlar bu restoranda yanlışlıkla bir bomba atarlar. Bu restorantta Sanji çalışmaktadır ve aç olan herkesi besler. Ancak kötü bir Korsanı besleyince bu korsan restorantı ele geçirmeye karar verir. Luffy ve Hasır şapka korsanlarının yardımı ile korsanlardan kurtulurlar. Bütün denizlerin birleştiği ve her aşçının rüyası olarak adlandırılan All Blue'yu bulmak için Sanji de bizim korsan tayfasına katılır. Gerçi Nami istese yine katılırdı ama o sırada Nami başka işlerle meşguldü. Yanlış hatırlamıyorsam bizimkilere ihanet edip gemiyi kaçırmakla meşguldü. Her neyse şimdi sıra-dışı bir tayfa olan Tony Chopper ile tanıştırayım. Sanji ile ilgili atladığım birkaç ayrıntı var. Sanji gördüğü her kıza aşık olmasının yanı sıra mükemmel bir aşçı ödülü bile var. Aynı zamanda bacakları ile bir duvarı bile kırabilir. Dövüşünü bacakları ile yapıyor ve yenildiğini de görmedim sanırım.
Bu bir ren geyiği ama mavi bir burnu olduğu için sürüden dışlandı bunun yanında bir insan meyvesini yeyince inanılmaz bir varlığa dönüştü. Hem sürüden dışlandı hem de insanlar tarafından canavar denerek dışlandı. Her ne kadar belli etmese de insanların onu sevmesini istiyordu. Sonunda iki doktorla arkadaş oldu. Onlardan eğitim gördü ve harika bir doktor oldu. Hasır Şapka korsanlarının hayatlarını kurtardı. Başta gemi tayfası peşinden onu yemek için koşsalarda onun yeteneklerini fark edip onu da gemiye doktor olarak aldılar. Aynı zamanda gümbürtü topu sayesinde harika bir dövüşçüye dönüşen Tony bizimkilerin yanında kendini garip hissetmekten kurtuldu. Çünkü gemidekiler ondan çok daha tuhaftı. Ayrıca hayvanlarla insanlar arasında köprü oluşturması başka bir arttı özellik. Aslında genel olarak gemi tayfasına baktığımızda her insanın bir hikayesi olduğunu. Her zaman her şeyin göründüğü gibi olmadığını. Arkadaşlarının senin güçlü yanını oluşturduğunu insanların başkalarına daima ihtiyaç duyacağını. Kötülerin bile sevgiye ve onaylanmaya ihtiyaç duyduğunu görebiliriz. Güçlenmek için hem zihinsel hem de fiziksel antrenmanlara ihtiyacımız olduğunu aynı zamanda hayalimizden vazgeçmemiz gerektiğini öğreniyoruz bu tayfadan. Son olarak da her zaman iyi ya da kötü herkese gerektiğinde yardım etmeliyiz ki ilerde nerede ne zaman karşımıza çıkacağını bilemeyiz. Kimseyi görünüşü ile yargılamamalıyız ilerde bu yaptığımızdan utanabiliriz. Tabi ki animeyi yapanlar Japonlar olunca ders çıkarmamak imkansız olabiliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder