Kendine Ait Bir Oda

Bu yazıyı okuyan herkese selamlarımı sunmak isterim. Uzun zamandır kitaplığımda olan bu kitabı ancak şimdi okuma fırsatı buldum. Siz de benim gibi bu kitabı okumaya geç kalmayın diye size elimden geldiğince kitabı tanıtmaya çalışacağım. Kitabı anlamak için yazarı anlamak gerek diye düşünüyorum. O yüzden Virginia Woolf'u anlatayım size.
 Virginia Woolf 1882'li yıllarda Londra'da doğmuştur.


İyi bir eleştirmen ve bence çok iyi bir roman yazarıdır. Mrs. Dalloway kitabında bilinç akışı tekniğini kullanmıştır. Bu kitap birçok kişilerce bilinç akışı tekniğinin kullanıldığı en iyi kitap olarak kabul edilmektedir. Elli dokuz yaşlarında içine düştüğü bunalım yüzünden bir nehre atlayarak intihar etmiştir. İntiharı ile ilgili not ve yaşadığı tacizlerle ilgili yazıları internetten rahatlıkla bulabilirsiniz. Ben sadece size bu kitabı tanıtmayı planlıyorum.




 " Fakat biz sizden kadınlar ve kurmaca hakkında konuşmanızı istemiştik, bunun kendine ait bir odayla ne alakası var diyebilirsiniz. Açıklamaya çalışayım. Benden kadınlar ve kurmaca hakkında konuşmamı istediğinizde nehrin kenarına oturdum ve bu kelimelerin ne anlama geldiğini düşünmeye başladım." Kitaba böyle bir girişle başlıyor. Kadınlar ve kurmaca hakkında düşünüyor. Sizi de düşündürüyor. Yer yer hikayelere yer veriyor kitapta. Kadınların başarılı olmasını ekonomik özgürlüğe bağlı olduğunu anlatıyor. Hatta bununla ilgili bir kurmaca oluşturuyor kitapta? Ayda 500 rupi( sanırım) kazanan bir kadın düşünmeye başlayabilir. Bu tabloyu beğendim mi diye çünkü o 500 rupiyi kazandığında ihtiyaçlarını kimin karşılayacağını düşünmek zorunda kalmaz.
 Virginia Woolf şöyle sesleniyor kadınlara: "Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş bir zaman oluşturun. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın. Çünkü Emily Bronte ve Jane Austen öyle yazdılar. Bir erkek gibi değil bir kadın gibi yazdılar. Virgina Woolf konuşma için kaynak ararken kütüphanenin raflarını nasıl incelediğini anlatıyor kitapta. Erkeklerin kadınlar hakkında bir sürü kitap yazdığını görüyor. Erkeklerin kadınları yazmaya değer bulduğunu söylüyor. Ancak ekliyor neyse ki kadınlar erkekleri yazmamışlar. Kadın edebiyat dünyasında çok değerli olduğunu fark ediyor. Ancak gerçek hayatta öyle olmadığını biliyor rafların arasında dolaşırken. Kitapta Shakespeare'in onun kadar yetenekli bir kız kardeşi olduğunu hayal etmemizi istiyor. Şimdi düşünün kelimelerle arası en az Shakespeare kadar iyi bir kardeşi var. O da yazmak istiyor, imkanı olsa belki de şuan onun adı da kitaplarımızda geçecekti. Ama eğer Shakespeare'in bir kız kardeşi olsaydı ne kadar yetenekli olacağı önemli değildi ailesinin istediği biriyle evlenmesi gerekecekti. Eski dönemlerde yaşayan kadınlardan biri yazacağıma on beş gün uykusuz kalırım demiş. Şimdi düşünün sayın okur kadınlar erkeklerin kendini daha büyük görmeleri için bir araç mı sadece? John L. Davies kadınları 'çocuklar artık gereksiz olduğunda kadınlar istenmez diye uyarıyor' . Bu yüzden kadınlar ekonomik özgürlüklerini kazanmalı ve kendilerine ait odalarda bir Kadın gibi yazmamalılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder