Selvi Atıcı'yı severim. Ama bunun sebebi büyük ihtimalle onu okumaya "Sen" kitabı ile başlamış olmam. Diğer kitapları kötüydü demiyorum ama hiç biri ondaki tadı vermedi. Hiç biri "Sen"deki karakterler kadar mükemmel değil, hiç biri o kadar duygulu, o kadar sürükleyici değildi.
Yine de yazar Selvi Atıcı ise okurum diyordum ama Yarasa'nın arka kapak yazısı da hiç ilgimi çekmemişti. Çekmemekte de haklıymış. Kitabın yorumlarına baktığımda Selvi Atıcı her zamanki gibi mükemmel diyenleri de gördüm, bu kitabı gerçekten Selvi Atıcı mı yazmış diyenleri de. İki gruba da katıldığımı söyleyemem ama kitapta Selvi Atıcı üslubu belirgin olsa da ne konusu, ne derin teşkilatlar gerçekçi gelmedi. Belirgin bir çiğlik hissettim. Üstelik karakterleri sevmiş olmama rağmen bir uyuşmazlık, bir tutarsızlık vardı sanki. 
Mavi de yine sevdiğim bir karakter olsa da yaşadıkları düşünülünce çok mantıklı bir psikolojide olduğunu düşünmüyorum. Aya hayatı boyunca şehirde yaşamış iş güç sahibi bir genç kadının elektrik, su, tuvalet olmayan bir ortama o kadar kolay alışmasını da çok olası bulmadım.
Yanlış anlaşılmasın kitaba kötü demiyorum. Yine akıcı, sürükleyici, aksiyon doluydu, karakterler güçlüydü. Özellikle son zamanlarda karakterler yüzünden bir çok yazara düşman olmuş biri olarak hoş bir değişiklikti. Yine de yazarın kitaplarında her zaman bulduğum derinliği, olgunluğu bulamadım. Belki de üzerinde biraz daha çalışılması gerekiyordu. İster istemez yazarı kendisi ile karşılaştırıyorum ve Sen'deki havayı tekrar yakalamasını hevesle bekliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder