Kitap Hakkında kafam karışık ve yazarken de zorlanıyorum aslında. Çünkü kitabı yorumlarken hangi açıdan bakacağımı kestiremiyorum. Sosyolojik açıdan evet yazarın çok bilgili olduğu ve doğru tespitlerde bulunduğu, araştırma sonuçları ile kanıtlar sunduğu ortada. Ama kitap sadece bunlardan oluşmuyor.
Hatta kitabın küçük bir kısmı böyle ilerliyor. Düşünsel açıdan yazarın fikirlerine doğru ya da yanlış diyemem. Fikir fikirdir sonuçta. Kişisel düşüncelerin eleştirilmesi mantıklı değil bence. Ama kitapta yapılan bu da değil. Yazar düşüncelerini, inançlarını savunmak için realizmden idealizmden, freudizmden (ki öyle bir şey yok) dem vurmuş, onları açıklamış, kanıt olarak örnekler sunmuş. Ama hep kendi eleştirdiği hataya düşmüş. Kitapta ana mesajlardan biri çoğu eleştirilen şeyin İslamdan değil gelenekten ya da insanların İslamı yorumlama şekillerinden kaynaklandığı. Bende katılıyorum tabi buna. Ama yazarın özellikle verdiği idealizm ve realizm örneklerinde buna benzer hatalara düştüğünü fark ettim.(ya da böyle düşünüyorum, kişisel fikrim bu) Bahsettiği şeyler realizmin ya da idealizmin mantığından çok onu yorumlama şekli ile ilgili diye düşünüyorum. Bu kadar bilgili biri böyle derin düşünce sistemlerini bu kadar basite indirgeyemez diye düşünüyorum. Muhtemelen düşüncelerini savunmak amacı ile manipülatif davrandı. Yine de değindiği noktaların yanlış olduğunu söyleyemem tabi. Freudizm diye bahsettiği noktaya gelirsem. Bunu bir çeşit din ya da ideoloji olarak sunmuş ancak bir psikolog olarak bunun doğru olmadığını biliyorum. Öğrencilik hayatını Freud okuyarak ve eleştirerek geçirmiş bir insan olarak yazarın bu kadar ağır eleştirilerden önce daha fazla bilgi edinmesini beklerdim. Freud eleştirilir, kesinlikle teorilerinin bilimsel geçerliliği de yoktur ancak eleştirdiği konular ya da bakış açısı bana pek doğru gelmedi. Sonuç olarak kitapta anlatılan bakış açısını yanlış bulmadım. Ama eksik buldum. Temellendirme şekli ve tek yönlü bakış beni tatmin etmedi. Sosyoloji milyonlarca insanı iki kategoriye ayırmaya çalıştığınızda bunu basitçe yapar. Ama iş kişilere geldiğinde bu kategorizasyon asla işe yaramaz.
İkinci bir konu ben erkeklerin kadınlar konusunda yazıp çizmesinden hoşlanmam. Yani bir kadın yazdığında farklı algılıyorum belki. Kitapta kadınların sokulmaya çalışıldığı kalıptan bahsediyor, bunu eleştiriyor ama sen şimdi bir erkek olarak bu senin düşünmen senin karar vermen gereken bir şeymiş gibi kitaplar yazarak "kadın geleneksel de olmamalı, modern de kadın şöyle olmalı" deyince bir kalıba sokmaya çalışmış olmuyorsun yani. Erkeklerin kendinde sürekli bu hakkı görüp bu konularda sürekli yazıp çizmesine, eleştirdikleri şeyleri kendilerinin yapmaya çalışmasına anlam veremiyorum. Tabi çünkü ideal kadının nasıl olacağını da erkekler anlatmalı, onlar söylemeli bize. Kitapta bir kaç kadın kategorisi oluşturulmuş.Bu kadın tiplerinin var olduğu bir gerçek tabi. Ama koskoca kadın nüfusu üçe mi ayrılıyor yani? Buna inanmak güç, hatta imkansız. Bir de kadınlardan bahsedilirken doğu toplumları şunları yapıyor, batı toplumları şunları, kadınlar da böyle böyle oluyor sonra mantığı var. Dolayısı ile düşünüyor insan, kadınlar toplumun yarısını oluşturuyor ama hiç bir etkileri yokmuş meğer diye. Doğulular ya da batılılar nereye çekerse oraya gidiyormuş. Kendileri üzerinde ne isteklerinin ne kişiliklerinin ne de yaşadıkları hayatın etkisi olması mümkün değilmiş. Hangi kategoriye giren bir kadın olacaklarına da yalnız doğulular ya da batılılar karar veriyormuş.
Aslında genel manada değindiği noktalar güzeldi fakat eksik buldum. Ben on üzerinden yedi puan veriyor kendi düşüncelerinizi, yorumunuzu elde edebilmek için okumanızı tavsiye ediyorum.
Neredeyse unutuyordum. Kitabın bir bölümü Fatıma'yı anlatıyor. En merakla, sabırsızlıkla beklediğim bölümdü gerçekten. Ama kitap boyunca Peygamberimizin kızına nasıl davrandığından, Fatıma'yı nasıl özel tuttuğundan, devrimci ruhundan bahsetse de bunları gösterecek bir olay ya da bu farklılıklarını, özelliklerini gösteren bir şey yoktu. Sadece Peygamberimizin ölümünün ardından gösterdiği davranışlar biraz anlatılmıştı. Onun dışında çektiği acılardan, özel olduğundan, hep yoksulluk gördüğünden, zayıf olduğundan bahsediliyordu. Devrimci ruhuna vurgu vardı da ne yaptı, neler yaptı sorularına cevap bulamadım. Muhtemelen kitabın kapsamı dar olduğu için. Ben yakın zamanda bunu araştırmam öğrenmem gerektiğinin, eksikliğimin farkına vardım. Herkese de aynısını tavsiye ediyorum.
Hatta kitabın küçük bir kısmı böyle ilerliyor. Düşünsel açıdan yazarın fikirlerine doğru ya da yanlış diyemem. Fikir fikirdir sonuçta. Kişisel düşüncelerin eleştirilmesi mantıklı değil bence. Ama kitapta yapılan bu da değil. Yazar düşüncelerini, inançlarını savunmak için realizmden idealizmden, freudizmden (ki öyle bir şey yok) dem vurmuş, onları açıklamış, kanıt olarak örnekler sunmuş. Ama hep kendi eleştirdiği hataya düşmüş. Kitapta ana mesajlardan biri çoğu eleştirilen şeyin İslamdan değil gelenekten ya da insanların İslamı yorumlama şekillerinden kaynaklandığı. Bende katılıyorum tabi buna. Ama yazarın özellikle verdiği idealizm ve realizm örneklerinde buna benzer hatalara düştüğünü fark ettim.(ya da böyle düşünüyorum, kişisel fikrim bu) Bahsettiği şeyler realizmin ya da idealizmin mantığından çok onu yorumlama şekli ile ilgili diye düşünüyorum. Bu kadar bilgili biri böyle derin düşünce sistemlerini bu kadar basite indirgeyemez diye düşünüyorum. Muhtemelen düşüncelerini savunmak amacı ile manipülatif davrandı. Yine de değindiği noktaların yanlış olduğunu söyleyemem tabi. Freudizm diye bahsettiği noktaya gelirsem. Bunu bir çeşit din ya da ideoloji olarak sunmuş ancak bir psikolog olarak bunun doğru olmadığını biliyorum. Öğrencilik hayatını Freud okuyarak ve eleştirerek geçirmiş bir insan olarak yazarın bu kadar ağır eleştirilerden önce daha fazla bilgi edinmesini beklerdim. Freud eleştirilir, kesinlikle teorilerinin bilimsel geçerliliği de yoktur ancak eleştirdiği konular ya da bakış açısı bana pek doğru gelmedi. Sonuç olarak kitapta anlatılan bakış açısını yanlış bulmadım. Ama eksik buldum. Temellendirme şekli ve tek yönlü bakış beni tatmin etmedi. Sosyoloji milyonlarca insanı iki kategoriye ayırmaya çalıştığınızda bunu basitçe yapar. Ama iş kişilere geldiğinde bu kategorizasyon asla işe yaramaz.
İkinci bir konu ben erkeklerin kadınlar konusunda yazıp çizmesinden hoşlanmam. Yani bir kadın yazdığında farklı algılıyorum belki. Kitapta kadınların sokulmaya çalışıldığı kalıptan bahsediyor, bunu eleştiriyor ama sen şimdi bir erkek olarak bu senin düşünmen senin karar vermen gereken bir şeymiş gibi kitaplar yazarak "kadın geleneksel de olmamalı, modern de kadın şöyle olmalı" deyince bir kalıba sokmaya çalışmış olmuyorsun yani. Erkeklerin kendinde sürekli bu hakkı görüp bu konularda sürekli yazıp çizmesine, eleştirdikleri şeyleri kendilerinin yapmaya çalışmasına anlam veremiyorum. Tabi çünkü ideal kadının nasıl olacağını da erkekler anlatmalı, onlar söylemeli bize. Kitapta bir kaç kadın kategorisi oluşturulmuş.Bu kadın tiplerinin var olduğu bir gerçek tabi. Ama koskoca kadın nüfusu üçe mi ayrılıyor yani? Buna inanmak güç, hatta imkansız. Bir de kadınlardan bahsedilirken doğu toplumları şunları yapıyor, batı toplumları şunları, kadınlar da böyle böyle oluyor sonra mantığı var. Dolayısı ile düşünüyor insan, kadınlar toplumun yarısını oluşturuyor ama hiç bir etkileri yokmuş meğer diye. Doğulular ya da batılılar nereye çekerse oraya gidiyormuş. Kendileri üzerinde ne isteklerinin ne kişiliklerinin ne de yaşadıkları hayatın etkisi olması mümkün değilmiş. Hangi kategoriye giren bir kadın olacaklarına da yalnız doğulular ya da batılılar karar veriyormuş.
Aslında genel manada değindiği noktalar güzeldi fakat eksik buldum. Ben on üzerinden yedi puan veriyor kendi düşüncelerinizi, yorumunuzu elde edebilmek için okumanızı tavsiye ediyorum.
Neredeyse unutuyordum. Kitabın bir bölümü Fatıma'yı anlatıyor. En merakla, sabırsızlıkla beklediğim bölümdü gerçekten. Ama kitap boyunca Peygamberimizin kızına nasıl davrandığından, Fatıma'yı nasıl özel tuttuğundan, devrimci ruhundan bahsetse de bunları gösterecek bir olay ya da bu farklılıklarını, özelliklerini gösteren bir şey yoktu. Sadece Peygamberimizin ölümünün ardından gösterdiği davranışlar biraz anlatılmıştı. Onun dışında çektiği acılardan, özel olduğundan, hep yoksulluk gördüğünden, zayıf olduğundan bahsediliyordu. Devrimci ruhuna vurgu vardı da ne yaptı, neler yaptı sorularına cevap bulamadım. Muhtemelen kitabın kapsamı dar olduğu için. Ben yakın zamanda bunu araştırmam öğrenmem gerektiğinin, eksikliğimin farkına vardım. Herkese de aynısını tavsiye ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder