Filmimizin adı Zootropolis yani adından anlaşılabileceği gibi hayvanların yaşadığı bir şehri anlatan animasyon filmi. Birçok dalda da ödül almış bir film. Sadece bir çocuk filmi olarak düşünmeyin bu filmi çünkü film içerik olarak çok derin ya da benim şu ara okuduğum kitaplar yüzünden de bana derin gelmiş olabilir bilmiyorum. Filmimizin baş kahramanı minik bir tavşan adı da Juddy Hopps. Hayalleri olan ve pes etmeyen bir tavşan kendisi. Hayallerin gerçekleştiği Zootropolis'te polis olmak istiyor ama küçük bir sorun var. Daha önce hiçbir tavşan polis olamamış. Bizim azimli tavşanımız bir ilke imza atarak başarılı ile okulu bitiriyor ve polis merkezine gidiyor. Gerçi işler hiç hayal ettiği gibi değil. Çünkü o azılı suçlarla savaşmak isterken dünyanın en güvenli yerinde ceza yazan bir memur olarak bulur kendini. Ama ne demişler arayan belasını bulur o da öyle yaptı ve bu maceraya tabi ki tek başına atılmadı. Bir tilkiyi kandırmak o kadar kolay değildir ama Juddy bunu başararak yeni ortağı tilki Nick Wilde ile kayıp olan su samurunu aramaya çıkar. Olayın aslında
bu kadar basit olmadığı sonradan ortaya çıkar. Zootropolis aslında o kadar toz pembe bir yer değildir. Bir tavşan ve bir Tilki ülkeyi ne kadar karıştırabilir? Koyun deyip geçtiğimiz o şirin hayvanlar aslında hepimizi ortadan kaldırıcak kadar güçlü müdür? Hepsi bu şirin mi şirin animasyon filmde.
Şu sahne de çok güldüm. Bürokrasinin işleyişine sağlam bir giydirme yapmış. Sadece bu değil koyun ve aslanın başkanlık yarışları var bir de ama oraya hiç girmiyorum. Juddy'nin olayları çözdükten sonra bir basın konuşması var. Basının olayları istediği yöne çekmesi ve olayların daha da büyüyerek masum hayvanların zarar görmesi. Gerçekten filmdeki bu sahneler filmi yalnızca bir çocuk filmi olmaktan uzak bir yere koyuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder