Bu benim en zor ve en keyifli yazılarımdan biri olacak diye tahmin ediyorum. Kitabı ilk bitirdiğimde, iki gün önce, o kadar heyecan doluydum ki milyonlarca kelimem var gibiydi. Şimdi ise sakin, dingin bir şekilde kendimi ifade yolları arıyorum.
Mavi Saçlı Kız - Burçak Çerezcioğlu
Kitabın binlerce insana ulaştığı hayatlarına dokunduğu bir gerçek. Buna bir kitap gözüyle değil de yaşanmışlık gözüyle bakıyorum ve herhangi bir eleştiriyi kendimde hak görmüyorum aslında. Hele ölmüş bir insana ya da ailesine saygısızlık edecek hiç değilim. Yine de söylemek istediğim bir kaç şey var.
Serdar Özkan
Kendisinin 10 adet kitabı var ve ben altı tanesini okuduğum için sonunda hakkında yazmaya karar verdim. Diğer kitaplarını da zamanı gelince okurum diye düşünüyorum ama şimdilik yeterli dozda Serdar Özkan almışken düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Ayçöreği/Elmalı Turta - Zeynep Sahra
Bu kitapları bu aralar pek görünmese de blogda benimle beraber yazılar yazan, üniversiteden beri en yakınlarımdan biri olan vatandaş tavsiye ve hediye etti. Bu da kitaplara olan güvensizliğimi açıklıyor. Aslında Ümran bana öyle çok kitap tavsiye etmez ama çok sevdiğini öyle çok bastıra bastıra söyledi ki o hediye etmese dahi alacaktım zaten.
Susan Mallery
Bu tatlı kadını severim. Özgün yönleri var ama klişelerden de kopamıyor. Çekici ve tatlı bir birleşim aslında. Uzun zaman önce Zor Kadın ve Işıldayan isimli kitaplarını okumuş, sevmiş ama devam etmemiştim. Ama her nereden estiyse geçen hafta altı kitabını pdf şeklinde indirip bir hafta içinde okudum. Haliyle bu yazıyı yazmayı gerekli görüyorum.
Etiketler:
Aşk Romanları,
Aşkın İki Yüzü,
Bana Bir Aşk Borçlusun,
Hüznün Gölgesinde Aşk,
Işıldayan,
Kitap Yorumu,
Okudum,
Susan Mallery,
Tanıtım,
Tatlı Kaçamak,
Zor Kadın
Fatih Murat Arsal
Kendime neden eziyet ettiğimi bilmiyorum ama yakın zamanda Fatih Murat Arsal'ın son romanını okudum ve adamın yayınlanmış 13 romanından on ikisini ve yayınlanmamış iki kitabını okuduğumu fark ettim. Dedim ya kendime neden bunu yaptığımı merak ettim ve belki cevabı bulurum düşüncesiyle yazmaya karar verdim. (Gerçi bir arkadaşım bunun sebebinin içimdeki gizli cinsiyetçi olduğunu iddia ediyor ama ona inanmak istemiyorum.)
Jean-Christophe Grange
Fransız karizmatik aynı zamanda polisiye romanda kendini kanıtlamış bir yazardan bahsetmek istiyorum size. J.C. GRANGE bu zat-ı şahanenin adı. Bütün romanlarını okumasam da okumak istediğim nadir yazarlardan biri.
Sonsuzluğun Sonuna Dek - Jennifer L. Armentrout
Kitabı bir iş günü olmasına rağmen on iki saat içinde bitirdim. Uzun zamandır okuduğum en sürükleyici kitaptı. Hatta patronuma yakalanmama dahi sebep oldu ki bu sadece yazara olan zaafımı arttırdı o kadar. Ama bunların hiç biri kitabı mükemmel yapmaya yetmiyor tabi.
Dünya Klasiklerine Nereden Başlamalı?
Dünya Klasikleri deyince görünce kaçan insanlarla da klasiklerden başka şey okumayanlarla da karşılaştım ve ikisini de pek sağlıklı bulmuyorum açıkçası. Ben klasiklere başlamadan başka türde kitaplar okunması deyim yerindeyse kitap okumanın öğrenilmesi gerektiğine inanıyorum. Belli bir olgunluğa eriştikten sonra pek tabi dünya klasikleri de okunmalı.
Az Biraz Mutlu - Adam Silvera
Kitap hakkında düşüncelerimi toplamakta zorlanıyorum. Belki de Leteo fikrinden çok etkilendiğimden muhteşem miydi vasat mıydı onu bile çıkaramıyorum. Ama muhtemelen her ikisiydi. Kitap az biraz depresif olduğundan başlarda okumakta zorlanıyordum ama ilk yüz sayfadan sonra gerçekten sardı. Tabi sonra işin düşündürücü, muhteşem kısımlarına geldik.
Psikoloji Kitaplığı
Konu psikoloji olunca insanın ne aradığını bilmesi önemli. Mesela kişisel gelişim psikoloji değildir. Biraz kişisel gelişime karşı tepkiliyim ama en azından tepkili olmama yetecek kadarını da okudum. Bir psikolog olarak şunu söylemek isterim ki okuduklarınız ne kadar doğru, mantıklı gelirse gelsin, eyleme geçmenizi sağlamaz. Dolayısı ile kişisel gelişim kitabı ile sorunlarını çözebilmiş insanlarla karşılaşmadım ben hiç.
Hayatın Kıyısında - Jennifer Niven
Yine ya sevilen ya da tam tersi yorumlar alan pek ortası olmayan romanlardan bir tanesi ile karşınızdayım. Ama ben diğer insanların aksine ortalama bir yorum yapacağım. Yakın zamanda film haberini almış olmama ve özellikle sonundan dolayı kitabı beğenmiş olmama rağmen ilk iki yüz sayfa benim için zordu. Kitap o kadar depresif ki uygun ruh halinde olmadığınızda ne kadar iyi olursa olsun okuyamıyorsunuz. Ben de kitaba neredeyse bir hafta kadar ara verdim. Bugün geri döndüğümde ise kalanını büyük bir hayranlıkla bitirdim.
Kalbimin Ses Telleri - Özge Uzun
Kitapçıda gezerken gördüğüm "aaa acaba alsam ben yazdım diye yutturabilir miyim?" tepkisine meylettiğim kitabı dün bir arkadaşım hediye etti. Ben de hemen bugün başladım, bitirdim, bir de üzerine hemen yazayım dedim.
Zaten yüz elli sayfa kadar ki içinde bol bol şiir ve şarkı sözü de olduğundan iki saate kalmadan bitiyor.
Sus Be Kadın! - Ayşe Gizem
Ayşe Gizem'in Sus Be Kadın'ı okuduğuma pişman olmadığım bir kitap. Her ne kadar yer yer bunu kendime niye yapıyorum diye düşünmüş olsam da. Kadınları anlamakta, insanları anlamakta, ilişkileri anlamakta en önemlisi kendimi anlamakta faydası olduğunu düşünüyorum. Özellikle de kadınlar hakkında yanlış inançları olduğunu düşündüğüm arkadaşlarıma tavsiye ettim. :) Ama kitap beni üzdü de aynı zamanda.
Beyaz Kale
Orhan Pamuk'un bir romanı hakkında yorum yazacağımı fark ettiğimde biraz gerildim açıkçası çünkü kendisi hepimizin bildiği gibi Nobel ödüllü bir yazar. Bazı insanlar onun yazdığı alışveriş listesinin bile bir edebi değeri olacağını düşünüyordur muhtemelen. Orhan Pamuk yaklaşık yirmi iki yaşına kadar resim yapmış ve ileride de resim yaparken düşlemiş kendini ancak üç yıl mimarlık okuduktan sonra ne ressam ne de mimar olamayacağını anlayarak okulu bırakmış. Ardından İstanbul Üniversitesine giderek gazetecilik okudu. Benliğini bularak romancı olmaya karar verdi ve yirmi üç yaşından sonra kendisini eve kapatarak roman yazmaya başladı. İlk romanı Cevdet Bey ve Oğulları 1982'de yayınlandı ve ilk ödülü olan Orhan Kemal ve Milliyet Roman ödüllerini aldı.
Mimlendim! Elimin gitmediği Kitaplar!
Pek sevgili Bir Lahzanın Aksi sayesinde böyle bir konuda yazma fırsatına erişmiş oldum. Aklımda başka bir iki konu olsa olsa da elimizin gitmediği kitaplar hepimizin derdi ve benim kitaplığımda bazıları yıllar yıllar önce alınmış, okunmadan bekleyen iki yüze yakın kitabım var. Aslında bu kitapların böyle dağ olmasının sebebi yorumdan ya da başka bir şeyden etkilenip soğumuş olmamdan çok sabırsız davranarak çok sayıda kitabı toplu almamdan kaynaklanıyor. Çoğu zaman da yeni çıkan kitapların sebep olduğu heyecanla bu kitapların daha yarısı okunmadan yenilerini almış oluyorum. Tabi bir de elimde olan kitabı zaten okurum düşüncesi ile kütüphanelerden ya da başka kaynaklardan edindiğim kitaplara öncelik vermemin de etkisini yadsımamak lazım. Sonuç olarak kitaplığımda yedi yüzden fazla kitap olsa da neredeyse iki yüze yakını okunmayı bekliyor ve bazılarının bekleme süresi on yılı bulmuş olabilir.
Yabancı Şahmeran / Veyl - Öznur Yıldırım
Yabancı Şahmeran
Öznur Yıldırım'ı Wattpad yazarı algısından sıyrılabilecek, yetenekli bir yazar olduğunu düşündüğüm için severim. Bana göre internet aleminden çıkıp gelmesine rağmen umut vaat eden bir kaç isimden biri. Hatta listenin en tepesindeki isim.
The Miracle
Merhaba sevgili KDS'ler (Kore dizisi severler). Sizi yeni izlediğim mini bir Kore dizisi ile tanıştırmak istiyorum. Adı The Miracle yani Mucize :) Mini dizi olduğu için şüpheyle yaklaşanlar olacaktır ancak ben bu dizinin çok şeker bir romantik gençlik dizisi olduğunu düşünüyorum. Queen of the ring ve The Miracle benim iki favori mini dizim.
Hayatın Işıkları Yanınca
Hayata kızgın, küskün ya da daha kötüsü ondan hiçbir şey beklemeyen bir yetişkin. Diğer tarafta ise içindeki meleğe seslenen bir yunusla arkadaş olan o yunusla ışık olmaya çalışan bir çocuk. Kayıp bir yaz düşünün tüm sırların orada saklandığı. Işığın karanlıkta yol bulmaya var olmaya çalışmasını izleyin bu kitabı okurken. Siz de hissedin. Kitaptaki Ömer olun ya da rüyasında gördüğü bir güle aşık olacak kadar safça seven o Ahmet olun. Katillerini bile affedecek kadar ışık olmayı, bir olmayı birlikte olmayı isteyen birinin yerine koyun kendinizi. O zaman bu kitabı hakkıyla okuyabilirsiniz. Dünya çapında bir çok dile çevrilmiş olan bu kitabı okurken çok duygulandım.
Yarasa - Selvi Atıcı
Selvi Atıcı'yı severim. Ama bunun sebebi büyük ihtimalle onu okumaya "Sen" kitabı ile başlamış olmam. Diğer kitapları kötüydü demiyorum ama hiç biri ondaki tadı vermedi. Hiç biri "Sen"deki karakterler kadar mükemmel değil, hiç biri o kadar duygulu, o kadar sürükleyici değildi.
Jessica Shirvington
Jessica Shirvington yeni keşfettiğim yazarlardan. Yabancı yayınlarını 9.90 kampanyası sağ olsun, Parazit ile keşfettim yazarı. Kitap bir gençlik distopyası. İlginç de bir konusu var.
Kız Arkadaşım 9 Kuyruklu Bir Tilki - Kore Dizisi Kitapları
Son zamanların yeni trendi sevilen Kore dizilerinin kitaplarının çıkması oldu. Kore dizilerini seven, neredeyse yüze yakınını izlemiş biri olarak ben de hemen aldım tabi. Kore dizisi denince akla ilk gelenlerden olan Secret Garden'ı aldım ve büyük bir beklenti ile okumaya başladım.
Kendine Ait Bir Oda
Bu yazıyı okuyan herkese selamlarımı sunmak isterim. Uzun zamandır kitaplığımda olan bu kitabı ancak şimdi okuma fırsatı buldum. Siz de benim gibi bu kitabı okumaya geç kalmayın diye size elimden geldiğince kitabı tanıtmaya çalışacağım. Kitabı anlamak için yazarı anlamak gerek diye düşünüyorum. O yüzden Virginia Woolf'u anlatayım size.
Virginia Woolf 1882'li yıllarda Londra'da doğmuştur.
İyi bir eleştirmen ve bence çok iyi bir roman yazarıdır. Mrs. Dalloway kitabında bilinç akışı tekniğini kullanmıştır. Bu kitap birçok kişilerce bilinç akışı tekniğinin kullanıldığı en iyi kitap olarak kabul edilmektedir. Elli dokuz yaşlarında içine düştüğü bunalım yüzünden bir nehre atlayarak intihar etmiştir. İntiharı ile ilgili not ve yaşadığı tacizlerle ilgili yazıları internetten rahatlıkla bulabilirsiniz. Ben sadece size bu kitabı tanıtmayı planlıyorum.
İyi bir eleştirmen ve bence çok iyi bir roman yazarıdır. Mrs. Dalloway kitabında bilinç akışı tekniğini kullanmıştır. Bu kitap birçok kişilerce bilinç akışı tekniğinin kullanıldığı en iyi kitap olarak kabul edilmektedir. Elli dokuz yaşlarında içine düştüğü bunalım yüzünden bir nehre atlayarak intihar etmiştir. İntiharı ile ilgili not ve yaşadığı tacizlerle ilgili yazıları internetten rahatlıkla bulabilirsiniz. Ben sadece size bu kitabı tanıtmayı planlıyorum.
Köle - Işıl Parlakyıldız
Şu an çok sinirliyim ve dünden beri kitaba yorum yazmak için sabırsızlanıyorum. Haksızlık da etmek istemediğim için biraz iyi yanlarından bahsedeceğim önce.
Kızıl Tepe - Jamie McGuire
Daha önce yazar hakkında düşüncelerimi beyan etmiş olduğum halde kitabı yorumlamak istedim. Aslında bir yandan şaşırtıcı derecede iyiydi. Çünkü yazarın fantastik kitaplarını diğerleri kadar iyi yazamadığını düşünüyorum. Hele ki zombiler gibi fazla zorlama bir konuda bir çok mantık hatası ve tutarsızlık olacağını düşünürdüm. Fantastik, türü gereği gerçek dışı olsa da zombiler bana hep daha bir çocukça, daha bir gerçek dışı ve mantıksız gelmiştir. Yazar yine de bir şekilde iyi bir kurgu oturtmuş. Kitap akıcı ancak zaman zaman durağanlaşıyor. Yazarın dilinden değil kitaptaki olaylardan kaynaklanıyor bu.
Oblomov - Ivan Aleksandroviç Gonçarov
Oblomov hakkında yazmak benim için çok zor. Hakkında insanlar muhteşem olduğunu söylüyorlar genelde ve ben de hem katılıyorum hem katılmıyorum. Bir Rus klasiğini dil yönünden edebiyat yönünden ve en önemlisi derinlik yönünden eleştirmenin mümkün olduğunu sanmıyorum.
Ölü Öpücük - Laurell K. Hamilton
Yeni bir Anita kitabı okumak büyük bir mutluluk ve ben bu mutlulukla yeni bir yazı yazmak istedim. Aslında seri hakkında yazılmış bir yazım zaten var ama özellikte bu kitaptaki yazım ve basım hataları beni o kadar kızdırdı ki yazmak istedim. Ufak tefek şeyler dikkatimi çekmez zaten ama bu kadar sevdiğim, beklediğim bir seride dahi dikkatimi çekebilmesi için bir kaç ufak tefek hatadan çok daha fazlası olması gerekir.
Son Nefes Havaya Karışmadan - Paul Kalanithi
Pek otobiyografi okumam aslında. Denk gelince da insan soruyor kendine bu kimdir, necidir, okunmaya değer bir hayat yaşamış mıdır diye. Paul Kalanithi hakkında söyleyebileceğim ilk şey okunmaya değer bir hayat yaşadığıdır.
Kadın (Fatıma Fatımadır) - Ali Şeriati
Kitap Hakkında kafam karışık ve yazarken de zorlanıyorum aslında. Çünkü kitabı yorumlarken hangi açıdan bakacağımı kestiremiyorum. Sosyolojik açıdan evet yazarın çok bilgili olduğu ve doğru tespitlerde bulunduğu, araştırma sonuçları ile kanıtlar sunduğu ortada. Ama kitap sadece bunlardan oluşmuyor.
Kusursuzlar - Louise O'neill
Bu aralar yeni yazarlarla tanıştığım, bol bol ilk romanların tadına baktığım bir dönem. Kusursuzlar da ödüllü ilk romanlardan. Üstelik Irish Book Awards'ta yılın kitabı da seçilmiş. Bir de distopya olup Damızlık Kızın Öyküsü (ki mükemmeldir) ile karşılaştırıldığını gördüğümde almadan da okumadan da edemedim. Gerçi değip değmediği tartışılır. Kitaba on üzerinden yedi puan verdim vermesine de biraz iyimser davranmış da olabilirim. Gerçi şu an piyasadaki tüm kalitesiz kitaplar düşünülünce o kadar da kötü değildi diye de düşünmüyor değilim. Çünkü her zaman daha kötüsü mevcut oluyor.
İnci Küpeli Kız - Tracy Chevalier
Dünyanın en sevilen portlerinden biri olan ve Hollanda'nın Mona Lisa'sı olarak görülen İnci Küpeli Kız edebiyatta da yerini alarak hikayesiyle okura keyifli bir zaman geçirtiyor. Tabi ki o dönemde neler yaşandığını bizler bilmiyoruz.Yine de Tracy Chevalier sayesinde olası bir gerçeklikle kendimizi o gizemli resmin tarihinde bulabiliyoruz. Kitabın sonunda yer alan ressamın diğer resimleri de kitaba hoş bir hava katmış. Kitapta yazarın ve İnci küpeli kızın (yani kitaptaki adıyla Griet'in ) birbirlerine olan duyguları, Griet'in yaşadığı zorlukları, o dönemde yaşanan hastalıklar ve statüler arasındaki ilişkiler kitapta başarılı bir biçimde yansıtılmış. Aynı zamanda kitap filme de 2003 yılında çekilmiş. Scarlet Johnsson gibi ünlü isimler bu filmde yer almışlar ve ortaya oldukça başarılı yeni bir sanat eseri daha çıkmış. Anlayacağınız film neredeyse tüm sanat dallarında insanları mest etti ve etmeye de devam ediyor.
Modern Farmer
Bu diziyi izlerken o kadar çok güldüm ki kelimelerle ifade ediyorum. Kulağımda hala KENÇANAYO KENÇANA sözleri çınlıyor. Konusunu size şöyle anlatayım; dört arkadaş bir rock grubu kurar ve albüm çıkartacak kadar iyi olurlar. Ancak içlerinden biri yapımcıyı döver ve nedenini de arkadaşlarına söylemez. Bunun üzerine grup dağılır ve hepsi birer eziğe dönüşür. Grubun üyelerinden Min Ki hayalinin peşini bırakmaz ve şarkı söylemeye devam eder. Son katıldığı konser de vasat bir katılım alır ve ona biberle ödeme yaparlar. Tam hayat ne kadar kötü gidebilir derken borç aldığı tefeciler evi basar. O sahneler de çok iyiydi yalnız :D Bunun üzerine birde büyükannesi ölür ve Min Ki’ye kocaman bir tarla bırakır. Min Ki bu habere çok sevinir tabi ama hayatta hiçbir şey bu kadar kolay kazanılmaz. Tarla köyde olduğu için satınca eline pek de bir para geçmeyecektir. Haberlerde lahana fiyatlarını görünce tarlada lahana yetiştirip satmaya ve o parayla da albüm çıkartmaya karar verir. Seul çocuğunun çiftçiliğin ne kadar zor olacağından haberi yoktur tabi.
Arkadaşlarını da onunla gelmesi için ikna etmeye çalışır. Han Chul artık bir şirkette çalışmaktadır ve bu yüzden Min Ki’ye olumsuz cevap verir. Ardından KARACİĞER kanseri olduğunu ve sadece 3-6 ay ömrü kaldığını öğrenir. Bir insanın kanser olduğunu duyduğunuz da üzülürsünüz öyle değil mi? Bu dizide öyle değil işte! Doktor karakterini canlandıran her kimse harikaydı. O sahneler de bile güldüm. Han Chul bir karar alır ölmeden önce o albümü çıkaracaktır.Diğer arkadaşlarını bir şekilde ikna eden Min Ki tarım için köye gelir. Ama ilk günden o kadar olay çıkarırlar ki köy halkı onları köyden kovmaya karar verir. Köyün muhtarı Min Ki’nin ilk aşkıdır ve köyde kalmaları için onlara bir şans verir. Herkesin deli olduğu bir köy düşünün sadece bu da değil bu köy kaçak işçiler ve tuhaf ilişkiler ile dolu.Size fazla spoiler vermek istemiyorum esprileri koyarsam diziyi izlerken o kadar komik gelmez çünkü. Yine de HARİKA bir komedi sizi bekliyor derim kesinlikle izleyin:DStrong Woman Do Bong Soon
Uncontrollably Fond
Dizinin adı Uncontrollably Fond sanırım anlamı kontrol edilemez şekilde beğenmek demek. Adı diziye inanılmaz derecede yakışıyor çünkü o kadar olaydan sonra hala birbirlerini sevmeleri başka türlü olamaz bence:) Dizinin türü romantik dram. Dizinin baş rollerini ise Kim Won Bin ve Suzy paylaşıyor. İnstangramda gezinirken keşfetime düşen videolar nedeniyle merak edip izlediğim bir dizi. Normalde dram dizilerinde pek ağlamam ama bu dizi beni normalin dışına çıkardı resmen. Dizinin Ostları ayrı oyuncuları ayrı konusu ve finali ayrı bir şekilde büyüledi beni. Nasıl böyle biter diye kendi kendimi yedim. Bu yazıda bol bol spoiler olabilir ona göre okuyun derim:D
İzmir - Elif Ece Bıyıklı
Hiç bir kitabı okuduğuma pişman olmadım şimdiye kadar. Ama yaklaştığım zamanlar oldu. Okurken harcadığım zamana üzüldüğüm anlar olsa da başladım bir kere deyip bitirdim. Kitaba 10 üzerinden 4 puan verdim ama bir kitaba verdiğim en düşük puan bu olduğu için. Daha düşük bir puanın verilen emeğe haksızlık olduğunu düşünüyorum.
One Piece Film Gold
One Piece Film Gold; One Piece anime serisinin temmuz 2016'da yayınlanan son filmi. Fantastik/Aksiyon kategorisinde yer alan film Imdb'den de 10 üzerinden 7.5 puan almış. Film aldığı puanı hak ediyor yine de animedeki başarının ancak yarısını yakaladıklarını düşünüyorum bu filmde.
Bir Sonraki Hayatımız - Lauren James
Yeni keşfettiğim, ilk kitap için beklentilerin üzerine çıktığını düşündüğüm, ilginç bir konusu olan ve tüm bunların yanında yazarın yeni kitaplarını da okutturacağına emin olduğum bir kitap "Bir Sonraki Hayatımız."
Two Worlds
Başrollerini Han Hyo Joo ve Lee Jong Suk'un paylaştığı 2016 yılında yayınlanan Romantik melodrama türünde 16 bölümlük bir dizi kendisi. Dizi Hyo Joo'nun 6 yıl sonra küçük ekran dönüşü olarak tanımlanır. Dizi romantik melodrama türü olarak görünse bile içinde aksiyon ve gizem bolca bulunmakta bence. Dizi çok kısa bir sürede bitirmeme neden olacak kadar merak uyandırıcıydı açıkçası.:D
Aeden
AEDEN'ın kapak yazısında da yazdığı gibi bir dünya hikayesi. Konusu ve olayları ele alış biçimi açısından kendi türünde olan bir çok kitaptan ayrılıyor. Bu kitap masal ve gerçeği ayırt edebilenlere yazılmış.
Hakan Günday
Kapağında "Hakan Günday" ismini görebileceğiniz dokuz adet kitabı herhangi bir kitapçıdan alabilirsiniz. Ben de bu kitaplardan altı tanesini okuduğumu fark ettiğimde Hakan Günday hakkında bir şeyler yazma zamanı gelmiş diye düşündüm. Kendisi toz pembe hayallere, masal tadında hikayelere inat gerçekleri yazan, hatta sadece gerçeklerle
J. K. Rowling (Robert Galbraith)
Bu hanımefendi kitap yazarak zengin olan ilk hanımefendi olma özelliğine sahip. Ben bunun mümkün olabileceğine inanmazdım ama gerçekleşti. Kendisine dostlarının Jo dediği J. K. Rowling kitap yazarak ülkesinin en zengin kadınlarından biri oldu. Tabi asıl başarısı bu değil. Milyonlarca satan kitapları ona aynı zamanda ciddi bir hayran kitlesi kazandırdı.
Paulo Coelho
Paulo Coelho 1947'de doğmuş Brezilyalı bir romancı ve söz yazarı. 1988 'de yayınladığı Simyacı adlı romanı ile en çok okunan yazarlardan biri haline geldi. Yazar şuana kadar 16 adet roman yazdı. Bazılarını size tanıtmak istiyorum.
Milan Kundera
1929 yılında orta halli bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Müzisyen olan babasından müzik eğitimi aldı ve ilerleyen yıllarda müzikoloji üzerine çalışmalar yaptı.Üniversite'de edebiyat ve estetik üzerine bir süre eğitim gördükten sonra Film Akademisine geçti. İlk makalelerini burada yazdı fakat bazı nedenlerden dolayı yazılarına ara vermek zorunda kaldı.
Tarihi Aşk Romanı Kitaplığı
Aslında bu bir aşk romanları yazısı olacaktı ama bu kategorinin çok geniş olduğunun farkına vardım ve güncel ve tarihi olarak ikiye ayırma kararı aldım. Belki de üçe, şimdilik bilemiyorum. Tarihi aşk romanları listem de üç aşamalı olacak. Öncelikle bayıla bayıla okuduğum, beş, on hatta on beş kitabını okuduğum yazarlarla başlayacağım. Daha sora iyi olduğunu düşündüğüm ancak çeşitli sebeplerle kitaplarını okumaya devam etmediğim yazarlardan bahsedeceğim ve son olarak da uzak durmanız gerektiğini düşündüğüm yazarlara sıra gelecek.
Etiketler:
Aşk,
Beğendim,
Elizabeth Boyle,
En İyiler,
Judith McNaught,
Julia Quinn,
Julie Garwood,
Kitap Yorumu,
Nora Roberts,
Okudum,
Sabrina Jeffries,
Suzanne Enoch,
Tanıtım,
Tarihi roman
Victor Frankenstein
Victor Frankenstein aslında hepimizin bildiği bir hikayeyi farklı bir açıdan anlatmaya çalışmış.
One Piece 2
Bir önceki yazımın devamı olarak One Piece'in ikincisini yazmak istedim. İlkinde yeteri kadar ayrıntıya giremediğimi düşünüyorum. Eğer spoiler yemek istemiyorsanız bu yazıyı okumayın. Size bu yazımda karakterlerden biraz daha bahsetmek istiyorum.
Polisiye Kitaplığı
Polisiye gerçekten yetenek isteyen bir alan malum. Üstelik aşk gibi, romantizm gibi romanın türü ne olursa olsun araya karıştırabileceğiniz bir şey değil. Dolayısı ile vasat bir polisiye okumak zor (zevksiz, çekilmez, sinir edici). Ben tabi polisiye alanında uzman sayılmam. Bir dönem merak salıp daha sonra hiç elime almadığım türlerden. Hele polisiyenin kralı, kraliçesi denilen yazarlardan çoğunu hiç okumadım. Yine de okuduklarım hakkında kısaca da olsa bilgi vermek istedim. Umarım faydalı olur.
Vampir Kitaplığı
Hepimizin fark ettiği gibi vampir furyası birden patlama yaptı ve ortaya çıktığı gibi de bir anda sönmedi. Etkisini çoğunlukla kaybetmesine rağmen gençler arasında hala popüler. Bu patlamanın asıl sebebi olan Alacakaranlık gibi romantizm yüklü, naif, yufka yürekli vampirlerle dolu seriler bazı vampir sever kişilerin vampirlerden soğumasına da sebep oldu tabi. Acımasız vampirleri seven, fantastik edebiyatın tadını kaybettiğini söyleyen bu grup daha vampirlerden kaçarcasına uzaklaştılar. Peki neler var bu camiada, kimler ne tür yazıyor? Bu yazının amacı herhangi bir sıralama yapmaktan çok vampir camiasının serileri hakkında kısa da olsa fikir vermektir.
One Piece
One Piece'in 100. bölümünü bitirmiş biri olarak sizi bu kısma kadar anime hakkında bilgi vermek istiyorum ki en azından neye başlayacağınız hakkında bir fikriniz olsun:) Şu ana kadar 774 bölümü yayınlanmış. Kendisi en çok izlenen animeler arasındaymış. Luffy ve tayfasının One Piece'e ulaşırken yaşadıkları korsan maceralarını anlatıyor anime. Aslında yukarıdaki youtube'dan aldığım video (kim yaptıysa eline sağlık) konuyu baya özetliyor. Ben size anime hakkında yorumlarımı aktarıyorum.
Işıltı Sarayı
Richelle Mead'ın okuduğum tek fantastik olmayan romanı. Tabi ki buna da BAYILDIM çünkü Mead yazmış. Kitaba bayılmış olmam eksikliklerini fark etmemiş olmam anlamına gelmiyor. Öncelikle kitabımızın adı neden Işıltı Sarayı? Esas kızımız Leydi Withmore kurucu ailenin soyundan gelmesine rağmen birçok aileyi vuran bir ekonomik buhranın içine düşmüştür. O yüzden babaannesinin ona bulduğu zengin kısmet olan kuzeniyle evlenme kararı alınır. Ancak özgürlüğünü her şeyin önünde tutan leydimiz bitli kuzeni ve sürekli her şeye karışan ailesi ile birlikte oturmak istememektedir. Çünkü bitli kuzeninin ailesi daha evlenmeden işçileri işten çıkarmalarını istemiştir. Bu sırada Ada (Adaline)' e bir teklif gelir. Işıltı sarayının kurucusunu oğlu Cedric Ada'nın Işıltı sarayında eğitim alarak yeni bir dünya diye tanımlanan Adoria'ya gitmesini ve orada bir leydi gibi yaşamasını istemektedir.
Suicide Squad
Suicide Squad diğer bir adıyla Gerçek kötüler size bu filmin tanıtımını yapmaktan gurur duyarım:)
Jamie Mcguire
Bu tatlı genç kadının Türkçe'ye çevrilmiş 11 tane kitabı bulunmakta ve ben deniz de bunlardan on tanesini okudum. Haliyle bu kadar kitabını okuduysam bir kerameti vardır dedim ve başladım yazmaya. Harika gülümsemeleri ve halka küpeleri ile bir o kadar tatlı bir o kadar romantik kitaplar yazmış. Romantizm asıl unsur olsa da farklı türler de denemiş tabi. Bu anlaşılabilir bir durum olsa da her türde eşit derecede başarılı olduğunu söylemek zor. Kitaplarını seriler halinde yazıyor ve içlerinde en başarılı ve popüler olanları Beautiful ve The Maddox Brothers serileri.
Guy De Maupasant-Serseri Aşklar
Guy De Mauppasant'ı hepimiz öyküleri ile tanırız. En azından ben ilkokuldan beri bana öğretildiği şekliyle öyle biliyordum. Babası ve annesi boşandıktan sonra annesi ile yaşamaya başlar. Gittiği din okulundan ayrılır ve sanırım hayatı boyunca dinle pek barışık yaşamamıştır. Prusya savaşına gönüllü olarak katılır, denizcilik bakanlığında çalışır ancak bunlardan sıkılır. Flaubert ile tanışır ve onun ışığında edebiyat hayatına yön verir. Flaubert onu Emile Zola, Ivan Turgenyev ve birçok naturalist ve realist yazarla tanıştırır. Maupassant'ın şiir konusunda pek yetenekli olmadığını anlayan Flaubert ona öykü yazması için tavsiyede bulunur. Akıl hocasının tavsiyelerine uyan Maupasant Boule de Suif'i yayınlar. İşe Emile Zola'da el atar ve ortaya harika bir naturalist ortaya çıkar. Ancak bu kitap Türkçeye çevrilmediği için size bu kitabın tanıtımını yapamayacağım. Size tanıtımını yapacağım kitabın adı Serseri Aşklar.
Heidi Betts
Çok satanlar listesine girmiş, ödüllü yazar Heidi Betts, romanlarda gerçek hayattan karakterlerle ilgili çekici olay örgüsünü birleştirmektedir. Bir düzineden fazla tarihi ve çağdaş aşk romanı yazmış olan yazar, Central Pennsylvania'nın güzel tepelerdeki evinde, tüylü, dört ayaklı dostları ile birlikte yaşamaktadır. Kitaplarıyla ilgili daha fazla bilgi için heidibetts.com'u ziyaret edebilirsiniz.
Richelle Mead
Richelle Mead 1976 yılında Michigan'da doğmuştur. Hakkında pek fazla bilgi bulunmamakla birlikte üç farklı üniversiteye gittiğini ve muhteşem fantastik kitaplar yazdığını biliyoruz. Kendisi de bu fantastik kitaplardan fırlamışçasına güzel bir kadın. ayrıca yazdığı kitaplarla birçok farklı ödül alarak başarısını tescillemiştir. Aldığı ödüller :Goodreads Choice Awards Best Goodreads Author ve
Goodreads Choice Awards Best Graphic Novels & Comics'tir.
Laurell K. Hamilton
Laurell K. Hamilton
Başlı başına bir efsane aslında. Adına methiyeler dizildiği kadar eleştirilerin de hedefi olduğu bir gerçek. Fantastiğin kraliçesi olarak kimi seçsem diye uzun uzun iki isim arasında düşünüp dururken ikisinin de kendi tarzında iyi olduğuna karar verip gönlümün XXXL kraliçesi hakkında yazmaya karar verdim. Diğer ismi de yakında okursunuz.
Bin Damla Gözyaşı - Aya Kito
Bin Damla Gözyaşı'ndan önce Bir Litre Gözyaşı ile tanıştım. Kendisi bu günlükten yola çıkarak çekilmiş 12 bölümlük bir dizi. Hayatımda hiç bu kadar uzun, bu kadar içten ağlamamıştım sanırım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)